Anüler yırtık, intervertebral diskte oluşan bir yırtıktır. Intervertebral diskler, omurgamızda yer alan kemiklerin arasına yerleştirilmiş olan yapılardır. Bu diskler, hareket esnasında esneme ve sıkışma gibi işlevleri yerine getirmektedir. Diskler, sıvı dolu bir kapsül şeklinde bulunur ve bu sıvı, disklerin esnekliklerini sağlar.
Anüler yırtık, diskteki anüler bölgede (dış katman) oluşan bir yırtıktır. Bu yırtık, diskte bulunan sıvı maddenin dışarı kaçmasına neden olur ve disk esnekliği azalır. Dışarı kaçan sıvı sertleşerek protrüde olur. Sinir köküne veya çevre dokulara bası yapabilir.
Anüler yırtık, ağrı, sertleşme ve hareket kısıtlaması gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Ağrı, yırtık oluştuğu bölgede veya bu bölgeye yakın bölgelerde hissedilebilir ve hareketler sırasında daha da artabilir. Sinirlere bası yaparak bacaklara veya kollara vuran ağrı yapabilir. Sertleşme, diskteki sıvı madde kaybı nedeniyle oluşur ve hareket kısıtlamasına neden olabilir. Ağrı, sertleşme ve hareket kısıtlaması nedeniyle kişinin günlük aktivitelerini yapması zorlaşabilir.
Anüler yırtık tedavisinde, non-invazif yöntemler tercih edilir. Fizik tedavi, ağrı kesici ilaçlar ve cerrahi gibi tedavi seçenekleri mevcuttur. Ancak, cerrahi tedavinin gerekli olduğu durumlar genellikle nadir görülür. Öncelikle, ağrı azaltmak ve hareket kısıtlamasını azaltmak için non-invazif yöntemler tercih edilir.
Anüler yırtık, intervertebral diskte oluşan bir yırtıktır ve genellikle ilerlemekte olan bir durum değildir. Ancak, eğer tedavi edilmezse diskteki sıvı madde kaybı devam edebilir ve disk esnekliği daha da azalabilir. Bu, diskteki diğer yapılar arasındaki sürtünmeyi arttırabilir ve dolayısıyla ağrı, sertleşme ve hareket kısıtlaması gibi belirtileri daha da kötüleştirebilir. Yırtığa bağlı bir fıtık oluşmazsa, bu fıtık zamanla büyüyebilir.
Faset eklemleri her omurga seviyesinde bulunur (C1-C2 hariç) ve boyunda ve bel bölgesinde bükülme, dönme, eğilme hareketlerinin yaklaşık% 20'sini sağlar. Göğüs bölgesinin omurgası normal olarak daha az hareketlidir ve az miktarda ileri / geri ve bir miktar yan bükülmelere ve çok az dönmeye izin verir. Ayrıca omurgaların öne doğru kaymasını engeller. Hasarında Spondilolistezis (Bel kayması) gelişebilir.
Faset eklem disfonksiyonu: Bu, faset eklem yüzeylerinde aşınma veya yıpranma nedeniyle faset eklemin normal işlevini kaybettiği bir durumdur. Bu, ağrı, sertlik, hareket kısıtlılığı ve diğer semptomlara neden olabilir.
Faset eklem osteoartriti: Bu durum, faset eklemin kıkırdak dokusunun yıpranması ve hasar görmesi nedeniyle ortaya çıkan bir dejeneratif eklem hastalığıdır. Bu durum, faset eklem disfonksiyonuna benzer semptomlar üretebilir.
Faset eklem sendromu: Bu, faset eklemlerinin sinirlerine baskı yaparak ağrıya, sertliğe ve diğer semptomlara neden olan bir durumdur.
Faset eklem çıkığı: Bu durum, faset eklemin bir tarafının diğerinden ayrılması veya kayması nedeniyle oluşur ve omurga üzerinde ağrıya, sertliğe ve diğer semptomlara neden olabilir.
Faset eklem iltihabı: Bu, faset eklemlerinde enfeksiyon veya inflamasyon nedeniyle meydana gelebilir ve ağrı, sıcaklık artışı, kızarıklık ve diğer semptomlara neden olabilir.
Bu durumların teşhisi ve tedavisi, semptomların ciddiyetine ve sebebini belirlemeye bağlı olarak değişebilir. Fizik tedavi, ilaç tedavisi, enjeksiyonlar, omurga manipülasyonu ve egzersizler gibi konservatif yöntemler genellikle ilk tercih edilen tedavilerdir. Ciddi vakalarda, cerrahi müdahale gerekebilir.
Faset eklem dejenerasyonu, omurga bölgesindeki faset eklemlerinde meydana gelen bir durumdur. Bu durum, faset eklem yüzeylerinin hasar görmesi, yıpranması ve aşınması ile karakterizedir. Faset eklem dejenerasyonu, yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkabilir, ancak aynı zamanda bir dizi faktörden kaynaklanabilir. Bunlar arasında aşırı kilo, yaralanma, tekrarlayan stres veya aktivite, duruş bozukluğu, enfeksiyonlar ve diğer tıbbi durumlar yer alabilir.
Faset eklem dejenerasyonu, omurga bölgesindeki ağrıların en yaygın nedenlerinden biridir. Bu durum, boyun veya bel bölgesinde ağrı, sertlik, hareket kısıtlılığı, kas zayıflığı ve sinir sıkışması semptomlarına neden olabilir. Ayrıca, faset eklem dejenerasyonu, diğer spinal koşulların gelişimine de katkıda bulunabilir.
Tedavi, semptomların şiddetine ve sebebini belirlemeye bağlı olarak değişebilir. Fizik tedavi, ilaç tedavisi, enjeksiyonlar, omurga manipülasyonu ve egzersizler gibi konservatif yöntemler genellikle ilk tercih edilen tedavilerdir. Ciddi vakalarda, cerrahi müdahale gerekebilir. Omurga sağlığını korumak için düzenli egzersiz, düzgün duruş ve ağırlık yönetimi gibi yaşam tarzı değişiklikleri de önerilebilir.
Faset eklem kireçlenmesi, omurga kemikleri arasında bulunan faset eklemlerin dejenerasyonu ve aşınmasıyla ilgili bir durumdur. Faset eklemler, omurganın hareketini ve esnekliğini sağlayan küçük eklemlerdir. Kireçlenme, faset eklemlerdeki kıkırdak dokusunun zamanla yıpranması ve incelmesi sonucu ortaya çıkan ağrılı ve sertleşmiş eklemlere işaret eder.
Belirtiler aşağıdakilerin herhangi bir kombinasyonunu içerebilir.
Aşırı kilo
Faset eklemi etkileyen bir dizi rahatsızlıklar ve durumlar vardır ve bunların tedavisi, semptomların ciddiyetine ve nedenine bağlı olarak değişebilir. Bazı yaygın faset eklem tedavisi seçenekleri şunları içerir:
İlaç tedavisi: Bu tedavi yöntemi, ağrı ve inflamasyonu azaltmak için anti-enflamatuar ilaçlar, ağrı kesiciler ve kas gevşeticiler gibi ilaçlar kullanır.
Fizik tedavi: Bu tedavi yöntemi, omurga kaslarını ve dokularını güçlendirmek ve desteklemek için egzersizler, germe teknikleri, masaj ve diğer teknikleri kullanır.
Enjeksiyonlar: Bu tedavi yöntemi, faset eklemi etkileyen sinir blokajları, epidural steroid enjeksiyonları ve diğer enjeksiyonlarla ağrıyı hafifletmek için kullanılır.
Omurga manipülasyonu: Bu tedavi yöntemi, bir doktorun omurga üzerindeki baskıyı, gerilmeyi ve diğer manipülasyon tekniklerini kullanarak faset eklemi rahatlatmak için uyguladığı bir fiziksel terapidir.
Cerrahi müdahale: Bu tedavi yöntemi, nadir durumlarda kullanılır ve genellikle faset eklem çıkığı, spinal stenoz veya diğer omurga rahatsızlıkları için gereklidir.
Önemli olan, doğru tanıyı koymak ve en uygun tedavi yöntemini belirlemek için bir sağlık uzmanına başvurmak ve tedavi seçeneklerini tartışmaktır. Tedavi seçenekleri, semptomların ciddiyetine, nedenine, yaşına, sağlık durumuna ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir.
Omurganın birçok farklı yapısı şu durumlarda bel-sırt ağrısına neden olabilir:
Bel Fıtığı Nedir?
Omurga diskleri sırtta çok önemli bir rol oynar ve omurgalar arasında amortisör olarak görev yapar, üst vücudu destekler ve her yöne geniş bir hareket yelpazesine izin verir. Omurga diskleri,dıştaki sert (Anülüs Fibrosus) ve ortadaki jöle kıvamındaki (Nükleus Pulposus) tabakalarından olşur. Anüler tabakada bir çatlak veya yırtık oluşursa ortadaki jelsi tabaka dışarı doğru sızar ve bir çıkıntı(fıtık) oluşturur.
Bel Fıtığının Oluşumu
Bel fıtığı, çeşitli faktörlerin birleşimi sonucu oluşabilir. İşte bel fıtığının gelişmesine katkıda bulunan ana faktörler:
- Yaşlanma: Yaşlandıkça, diskler su kaybeder ve daha az esnek hale gelir. Bu durum, disklerin yırtılmasına ve fıtıklaşmasına daha yatkın olmasına neden olur.
- Aşırı kilo: Fazla kilo, omurgaya ekstra yük bindirir ve diskler üzerinde daha fazla baskı oluşmasına yol açar. Bu durum, zamanla bel fıtığına neden olabilir.
- Genetik faktörler: Bel fıtığına yatkınlık, genetik olarak aile üyeleri arasında aktarılabilir.
- Kötü duruş ve hareketler: Sürekli olarak kötü duruşta oturma, ağır kaldırma ve döner hareketler, bel fıtığı riskini artırabilir.
- Meslek: Ağır yüklerle çalışma, sürekli oturma veya sürüş ve titreşime maruz kalma gibi faktörler, bel fıtığı gelişme riskini artırabilir.
Bel fıtığı, genellikle 30 ila 50 yaş arasındaki yetişkinlerde daha sık görülür. Ancak, her yaşta ortaya çıkabilecek bir durumdur. Bel fıtığı oluşumu, önlem alarak ve yaşam tarzı değişiklikleriyle azaltılabilir.
Sinir sıkışması: Bir hastada semptomatik fıtıklaşmış bir disk varsa, genellikle diskin kendisi ağrılı değildir, aksine diskin içinden sızan materyal yakındaki bir sinirin sıkıştırır ya da tahriş eder. Bu tip patoloji, radiküler ağrı (sinir kökü ağrısı) adı verilen ve vücudun diğer bölgelerine, örneğin bacağa ve kalçaya yayılan ağrıya yol açar. Sıkışmış bir sinirin bacak ağrısı genellikle siyatik olarak tanımlanır.
Bel fıtığı vakalarının büyük çoğunluğu Lomber bölgede (L4-L5 veya L5-S1'de% 95) görülür. En yaygın ikinci bölge servikal bölge (C5-C6, C6-C7) 'dir. Göğüs bölgesi vakaların sadece% 0,15'inden% 4,0'ına kadarını oluşturmaktadır. Fıtıklaşmalar genelde arka-yanda görülür, burada anulus fibrosus nispeten incedir ve arka veya ön longitudinal ligaman tarafından desteklenmez.
Omurga diskleri sırtta çok önemli bir rol oynar ve omurgalar arasında amortisör olarak görev yapar, üst vücudu destekler ve her yöne geniş bir hareket yelpazesine izin verir. Omurga diskleri,dıştaki sert (Anülüs Fibrosus) ve ortadaki jöle kıvamındaki (Nükleus Pulposus) tabakalarından olşur. Anüler tabakada bir çatlak veya yırtık oluşursa ortadaki jelsi tabaka dışarı doğru sızar ve bir çıkıntı(fıtık) oluşturur.
Sinir sıkışması: Bir hastada semptomatik fıtıklaşmış bir disk varsa, genellikle diskin kendisi ağrılı değildir, aksine diskin içinden sızan materyal yakındaki bir sinirin sıkıştırır ya da tahriş eder. Bu tip patoloji, radiküler ağrı (sinir kökü ağrısı) adı verilen ve vücudun diğer bölgelerine, örneğin bacağa ve kalçaya yayılan ağrıya yol açar. Sıkışmış bir sinirin bacak ağrısı genellikle siyatik olarak tanımlanır.
Bel ağrısı. Bel ağrısı mevcut olabilir, ancak her zaman değil. Bel ağrısı donuk ya da zonklama olarak tanımlanabilir ve belde sertlik eşlik edebilir. Fıtıklaşmış disk sırt kas spazmına neden olursa, ağrı daha belirginleşebilir.
Osteofitler normal kemik yapısının anormal büyümesini temsil eder. Temel olarak, osteofitler spinal dejenerasyonun (yaşlanma) radyolojik bir işaretidir; bu da, Röntgen veya MRI taramalarında karşımıza çıktığı anlamına gelir ve ileri yaşta normal bir bulgudur. 60 yaşın üstünde omurgadaki osteofirler oldukça yaygındır.
Osteofitler (Kemik dikeni), genel omurga yaşlanma döngüsünün katkıda bulunduğu omurilik eklemlerinin dejenerasyonundan kaynaklanabilir. Osteofitik-dejeneratif değişikliklerin daha yaygın görüldüğü alanlardan biri de faset eklemleridir. Omurilik fasetleri genelde kemiği kaplayan bir katmanla korunur, bir kapsül ve kayganlaştırıcı sinovyal sıvı ile kaplıdır. Yaşlandıkça, bu koruyucu önlemler bozulur ve kemikler birbirine temas ederek eklemi tahriş edebilir. Bunun sonucunda da osteofitik yeni kemik oluşumları görülebilir.
Osteofitler, sinir kökleri çıkışında gelişirse sorun olabilir. Alanı daraltır (foramen stenozu) ve sinir üzerine bası yapabilirler.
Osteofitlerin en yaygın belirtisi sırt veya boyun ağrısıdır. Eklem iltihaplanır ve sırt kasları hassaslaşır.
Genel belirtiler şunlardır: